Sivilceler, cildin orta katmanındaki yağ salgılayan kanalların tıkanması ile ortaya çıkar. Pilosebase ünite adlı cilt altı yağ katmanlarının yangısal reaksiyonu, özellikle ergenlik döneminde görülen önemli kozmetik problemlerden biridir.
Sıklıkla cilt üzerinde, yüz, omuz, sırt ve göğüs bölgesinde bulunan akneler, çoğunlukla ergenlik çağında oluşmaya başlar ve bazı kişilerde 40'lı yaşlara kadar görülebilir. Farklı bir deyişle sivilceler, ergen popülasyonunun %80'inde görülür. 25 yaş ve üzeri kadınlarda %10 oranında rastlanan akne problemi, erkeklerde ise %3 seviyesindedir. Bu durum çoğunlukla 40'lı yaşlara kadar bu seviyede seyreder.
Erişkinlik döneminde kadınlarda çok daha sık görülen sivilce oluşumu, çoğunlukla hormonal değişimlerden kaynaklanır. Kişinin fiziksel görünümünün yanı sıra psikolojisini de olumsuz etkileyebilen sivilcenin pek çok türü bulunur. Sivilce tedavisi konusuna geçmeden önce, sivilce türlerini tanımak gerekir.
Sivilce, oluşan deri lezyonuna ve akne lezyonunun formuna göre ayrı ayrı sınıflandırılır. Sivilce varlığında oluşan deri lezyonları şu şekilde sıralanabilir:
Komedonlar: 1 ila 3 mm. boyutunda olan komedonlar, siyah nokta olarak da bilinir. Yağlı cilt sıvısı olarak da tanımlanabilen sebumun oksitlenmesinden kaynaklanan komedonlar dokunulmadığında iltihap oluşumuna yol açmaz ve kendiliğinden yok olabilir.
Papüller: 5 mm'den küçük boyutta, iltihaplı ve kırmızı renkli sivilce türüdür. Genellikle dokunulduğunda acıya yol açan papüller, sıcaktır. Kendiliğinden kaybolabilen papüller, zaman zaman pistüllere de dönüşebilir.
Pistüller: 5 mm'den büyük boyuttaki irinli, sarı renkli sivilcelerdir. Drene edildikten sonra kaybolabileceği gibi aynı noktada tekrar ortaya çıkabilir.
Nodüller: Büyük boyuta sahip olan nodüller, yuvarlak şekilli ve iltihaplıdır. Cildin yüzey kısmında ya da altında olabilir. Zaman zaman apse oluşumuna yol açan bu akne türü, kendiliğinden patlayabilir ve cilt yüzeyinde iz bırakabilir.
Sivilceler, lezyonun formuna göre ise şu şekilde sınıflandırılır:
Akne Konglobata: Şiddetli kist oluşumuna yol açan bu tür, sırt ve göğüs kısmında daha sık görülür. Cilt yüzeyinde derin iz kalmasına yol açan akne konglobataya âdet düzensizliği ya da PKOS (Polikistik Over Sendromu) olan kadınlarda daha sık rastlanır.
Akne Fulminans: Sıklıkla ergenlik dönemindeki erkeklerde görülen akne fulminans, kistik yapıya sahip bir sivilce türüdür. Bu sivilce türü aniden irinleşebilir ve yara oluşumuna yol açabilir. Zaman zaman kişide yorgunluk, hâlsizlik, ateş ve kan değerlerinde değişim gibi belirtilere yol açabilir.
Akne Vulgaris: Ergenlik döneminde sıklıkla görülen basit akne türüdür. Çoğunlukla yüz bölgesinde görülen sivilceler, kapalı papüller şekildedir. Kist oluşumuna, nodüllere ve yara izine yol açmaz.
Sivilce oluşumunda genellikle genetik yatkınlık rol oynar. Kişinin ailesinde sivilce sorunu olması bile tek başına aknenin nedenidir. Ancak, hormonal değişim, farklı sağlık problemleri, stres ve yanlış kozmetik ürünlerinin kullanımı gibi nedenler de akne oluşumuna yol açabilir. Sanılanın aksine, sivilce oluşumunun çikolata ya da yağlı gıdaların tüketimiyle ilişkisi bulunmaz. Ancak süt ve süt ürünleri ile akne oluşumu arasında bağlantı olduğunu gösteren kısıtlı çalışmalar bulunur.
Ayrıca şeker, tatlandırıcı içeren ürünler, beyaz un ile yapılan unlu mamuller, şekerli içecekler de akne gelişimine neden olabilir. Vücuttaki tüm doku ve organlara zarar veren sigara kullanımı, sivilcenin yanı sıra pek çok farklı cilt sorununa yol açabilir. Yapılan araştırmalarda sigara içenler arasında akne görülme oranı %41 iken bu oran, sigara içmeyenlerde %9'dur.
Ergenlik döneminde hızla değişen hormonal düzen, sıklıkla sivilceye yol açar. Yağ bezlerinin büyümesine ve saç foliküllerinde daha fazla sebum üretilmesine yol açan androjenler, özellikle ergenlik dönemindeki sivilcelerin sebebi olarak açıklanabilir. Ergenlik döneminde artışa geçen bir diğer hormon olan testosteron, erkeklerde penis, testis gibi organların gelişimini ve sperm üretimini sağlarken kadınlarda kas ve kemik gücünün korunmasında rol oynar.
Yapılan çalışmalarda kan düzeyinde testosteron hormonunun artması ile sivilce oluşumunun tetiklendiği gözlenmiştir. Ayrıca sonbahar ve kış mevsimleri de akne oluşumunu tetikleyebilir.
Sivilcelerin sıkılarak patlatılması doğru değildir. Deriye zarar veren bu eylem, enfeksiyonun yayılımını kolaylaştırarak daha fazla aknenin ortaya çıkmasına ve var olan sivilcelerin iyileşmesinin gecikmesine neden olur. Sivilcelerin cilt üzerinde oluşturduğu kötü görünümün, kozmetik ürünlerle giderilmeye ya da kapatılmaya çalışılması da sivilce oluşumunu artırabilir.
Sivilcelerin büyük bir kısmı kendiliğinden yok olsa da farklı tedavi yöntemleriyle iyileşme süreci hızlandırılabilir. Ancak bu tedaviye verilen yanıtın alınması uzun sürebilir. Dolayısıyla sivilce tedavisi için verilen ilaçların önerilen dozda ve belirlenen süre boyunca kullanılması son derece önemlidir.
Doç. Dr. Sevda ÖNDER
Akne, kıl köklerinin ve yağ bezlerinin (deri altındaki yağ üreten bezlerin) tıkanmasıyla sonuçlanan ve sivilcelere neden olan yaygın bir cilt durumudur . Eğer vücut çok miktarda sebum üretiyorsa (cildimizi nemli tutan yağ), ölü deri hücreleri gözeneklerin içine sıkışabilir ve beyaz ya da siyah noktalara neden olabilir. Ciltte yaşayan bakteriler de gözenek içinde sıkışıp kalır, iltihaplı sivilcelerin çıkmasına neden olur. Genellikle yüz, alın, göğüs, üst sırt ve omuzlarda görülür. Akne her yaştan insanı etkilemekle birlikte, gençler arasında en yaygın olanıdır.
Cilt gözenekleri tıkandığında, gözenek içinde bulunan bakteriler için uygun bir üreme ortamı oluşturur; bu bakteriyel çoğalma zamanla iltihaba neden olur.
Akne oluşumunun nedenlerini birkaç başlık altında söyle sıralayabiliriz.
Bazı ilaçlar, Bir tür hormonun aşırı aktivitesi (androjenler), Cildin fazla yağ üretmesi, Yağ ve ölü deri hücreleri tarafından tıkanmış gözenekler, Sivilce sıkma, tahriş, Kir (bakteri oluşumuna ortam hazırlar), Sigara kullanımı akne oluşumunu tetikler, Nemden ya da güneşe maruz kalmaktan kaynaklanan tahriş, Hormon Seviyesindeki Değişiklikler, Ergenlik dönemi, Adet döngüsü
Hamilelik , Doğum kontrol hapları ve Stres.
Özellikle ergenlikte değişen hormonlar kişilerin cildinde de değişimlere neden olabiliyor. Bu hormonel etki ile deride üretilen yağ miktarı artıyor. Yağ bezlerinde faaliyetin artması da bu bezlerin dışarı açılan kısımlarında hücrelerin birikmesine ve tıkanmasına neden olarak akne oluşumunun ilk evresini başlatıyor.
Daha sonra bakterilerin üremesi ile iltihabi durum ortaya çıkıyor. Bu tablo kişide siyah ve beyaz noktalara, üzeri irinli şişliklere, kırmızı lekelere hatta fındık büyüklüğünde kistik yapıların oluşumuna yol açıyor. Sivilce döküntüleri yüz, sırt, omuz ve göğüs gibi yağlı bölgelerde görülüyor.
Kozmetik malzemeler ve yoğun kozmetik kullanımı ergenlik sonrası gelişen aknelerin en önemli nedenlerinden. Bazı kozmetik ürünler kullanılmaya başlanmasından aylar sonra da ciltte akne oluşumuna neden olabiliyor. Kozmetik ürün seçiminde akne yapıcı potansiyellerin iyi incelenmesi önem taşıyor.
Aşırı stres tek başına akne oluşumuna neden olabiliyor. Bunun yanı sıra kişi özellikle yoğun stres altındayken de bazen farkında olmadan derisinde bulduğu ufak bir akneyi veya pürüzü tırnakları ile kazıyıp bir yara haline getirebiliyor. Bu da akne tedavisine cevap alınmayan, iz ve leke bırakan bir tabloyu ortaya çıkartıyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında akne tedavisinin yanı sıra psikolojik destek alınması da tedavinin başarısı için önem taşıyor.
Akne ya da sivilce aynı anlama gelen bir hastalığın adı olmaktadırlar. Ciltte bulunan yağ bezelerinin iltihaplanması sonucu bu hastalık ortaya çıkmaktadır. Ergenlik döneminde yağ bezelerinin daha fazla çalışması sonucunda gözeneklerin tıkanarak bakterilerin gözenekler içinde çoğalması ile akne oluşmaktadır.
Cilt üzerinde yer alan aknelerin sıkılmaması gerekmektedir. Aksi taktirde akne yerlerinde çukurluklar cilt renginde morarma gibi olumsuz durumlarla karşılaşılmaktadır. Akne hastalığı tedavi edilmesi gereken bir durum olmaktadır.
Akne ve sivilce arasındaki herhangi bir fark bulunmamaktadır. Vücutta yer alan sivilceler bazen başka hastalıklardan da kaynaklanabilmektedir. Vücutta çeşitli vitamin ve mineral eksikliklerinin olması da sivilceye neden olmaktadır. Özellikle çinko eksikliğine bağlı olarak akneler görülmektedir. Çünkü çinko cilt hücrelerini yenileme özelliğine sahip olan bir besin kaynağı olmaktadır.